Toplumun dayattığı şeyler bizi mutlu ediyor mu?!
Asi biri olmadım ben, küçüklüğümden beri, okul kurallarına, yaşam kurallarına uyan biri oldum. Bunun sebebini de o kuralları koyan kişilerle tartışmak istemediğim için olduğunu düşündüm. Ne zaman ki lise bitti, "üniversiteyi kazanmalısın, iyi bir iş ve eş bulmalısın daha sonra da çocuk yapmalısın" a dönüştü iş. Hop durun orada bakalım ben bunları yapmak istiyor muyum, belki ben farklı şeyler yaparım, bir durup bana sormak gerekmiyor mu? Hayır, sen bunları yap ondan sonra ne istersen yaparsın gibi cevaplar aldım. Demek ki benim asiliğim şimdi başlayacakmış dedim kendi kendime. Belki de yapmak istediğim şeyleri sırf bu dayatma ve herkes böyle yapıyor diye yapamadım, bu kadar kolay olmamalı, biraz başka şeyler için uğraşmalıyız derken buldum kendimi.
Günümüzde de tüketim dayatmasıyla karşı karşıyayız. Malum sevgililer günü yaklaşıyor, bin tane reklam dönüyor. Neymiş bir altın kolyeyle bir tek taşla partnerinizi en mutlu insan yaparmışsınız. Hakikaten o tek taş parmağımızda olunca ne hissediyoruz biz. Baaak bana sevgilim değer veriyor kocaman tek taş aldı ( çocuk onu bir sene ödeyecekmiş , maaşından fazla para vermiş almış, umrumda değil). Böyle yazınca da erkekler öküz olun bir şey almanıza yapmanıza gerek yok vs algılanmasın. Sen, bütün sene sevgiline saygı ve sevgi göster, yeri gelince şımart, küçük şeylerle onu mutlu et, 14 şubatta altın kolye almanı beklemez ki.
İki sevgiliyi düşünelim çocuk evlenme teklifi etmek istiyor ama bunun için tek taşın gerektiği, bir şekilde beynine sokulmuş, bunun için uğraşıyor güzelini özelini araştırıyor, alıyor sonra yemek vs teklif ediyor, kız isteme, nişan düğün yapması gerek sonra da balayı ee evi de şöyle bir döşemek gerek yemek odası takımından salon takımına.
Amaç neydi pardon, birbirini seven bu iki genç sadece her gün birlikte olmak, birlikte uyumak istiyor. Bunun için de bunların hepsine katlanması gerekiyor. Neden; öncelikle aile, sonra yakın çevre, sonra da en büyük tehlike toplum, bunu bekler. Bu arada yıpranmışsın, mali açıdan bitmişsin kimsenin umrunda değil seni bitkin görürlerse de "ee hiç bir şey kolay değil, kolay mı öyle evlenmek" diye bir cümleyi patlatıyorlar hemen.
Kolay tabi ulan demek gelir insanın içinden ama kaba konuşmak yapımda yok..
O kadar gözümüzü bürümüş ki bu hayat tarzı, bize öğretilen duyduğumuz her şeyin doğru olduğunu öyle olması gerektiğini düşünüyoruz aksini yapıp söyleyince de "bu kız çok asi, hep böyleydi bu , her şeyin bir adabı bir kuralı var böyle de olmaz ki canıım" cümleleri etrafınızda dönüp durur. Her ne kadar tırnak içinde öyle bir çevrede yaşamadığınızı da söyleseniz gelir sizi bir yerden bulur bu kelimeler.
Acı ama gerçek; Pahalı çantalarla bilmem kaç yüz ayakkabınızla, parıltılı elbiselerinizle, son model telefonlarınızla, tek taşlarınızla mutlu olduğunuzu sanıyorsunuz ama değilsiniz.
İçinizden geldiği için, canınız istediği için alın ne alıyorsanız, alınca mutlu olacağınızı söyledikleri için değil..
Yorumlar
Yorum Gönder